Yazmayalı uzun zaman olmuş sanki,Bahar yorgun,yoğundu.Sıradaki yazım çok uzun olmayacaktı.Bir akşamda hazırlarım diye düşünüp 10 gün elime almadığım ülke Slovakya / Bratislava 🙂
Türkiye’den kalkıpta gitmeye değecek bir ülke değil. Orta Avrupa’ya yolunuz düştüyse, bir ülke daha göreyim diye uğrayabilirsiniz ama büyük hayaller kurmayın. El kadar bir yer, biz 4 saatte her yerini yürüyerek gezdik. Eğer diğer Avrupa başkentlerini gördüyseniz Bratislava’yı mümkün değil beğenmezsiniz.Bütün Orta Avrupa turlarında Çek Cumhuriyet’nden Macaristan’a giderken mola yeri olarak Bratislava’ya götürüyorlar.Bu mola yerini de size tur diye satıyorlar.Ya bu tura katılıp 30 euro vereceksiniz yada ülkeye girmeden benzinliğin oradaki avmde kalacaksınız.Biz sürüden ayrılmayalım politikasıyla , yeni bir ülke görelim mantığıyla hareket edip tura katıldık 🙂
Şehir genel olarak temiz, güvenli ve gezmesi kolay. Ama yine de tüm olay bundan ibaret, turizm açısından görülecek pek bir şey yok. Hostel filminin çekildiği şehir.Hostel filmi aklınızı çelmesin, Bratislava çok güvenli, kendi halinde ufak bir şehir.
Bundan sonra birisi Bratislava dediğinde aklıma heykelleri gelecek şüphesiz 🙂 Old Town (Eski Şehir) da birbirine 1 dakikalık yürüme mesafesinde bulunan heykeller var. Savaş kahramanlarının anısına dikilmiş klasik at üstü komutan heykellerinden olmadıkları için dikkat çekiciler. Hepsinin ayrı bir hikayesi var.Bu heykelleri daha önceden araştırdığım için rehbere kaldırılan paparazzi heykelin nerede olduğunu sordum.Rehberin cevabı ‘Hocam siz geçen sene bizle gezmiştiniz dimi oradan hatırlıyorsunuz sanırım’ dedi 🙂 artık gerisini siz düşünün nasıl çalışmışım şehri tarihçi olmanın faydaları gezip gördüğünüz yerleri unutmuyorsunuz 🙂

Eski şehirde, ana meydan’da Napoleon heykeli var.Napoleon ama görüldüğü üzere bir atın üstünde değil bir bankın arkasına kollarını dayamış şekilde… Halkın arasına karışmış yani 🙂 Napolyon’un St. Martin Katedrali’nin bilgisi haricinde bombalandığı için ordusuna kızmış. O yüzden banka dayanmış Napolyon 🙂 Napoleon diyince aklımda kalan söz ‘para,para,para’ 🙂

Herkesin ilgisini çeken Cumil heykeli… Cumil, kanalizasyon kanalından henüz çıkmış sokaktan geçen insanlara bakan bir işçiyi canlandırıyor.

Old Town’a girişten hemen sonra Schöne Naci karşılıyor sizi şapkasını çıkartıp selamlayarak.20.yüzyılda Slovak halkı arasında meşhur olan Schöne, aslında fakir ve zihinsel özürlü bir adam…Sokaktan geçen herkese eski ama şık kadife frak içinde fötr şapkasıyla gülümseyerek selam veren bu adamı hatırlamak için dikmişler heykelini. Çok sevimli ,öyle değil mi 🙂
Bratislava da en meşhur cafe Cafe Mayer , bir kahve içmeden ortamı görmeden gitmeyin derim 🙂 Bratislava’nın merkezinde yer alan bu cafe otantik bir havaya sahip.Çalışanları güler yüzlü ,servisi hızlı bir mekan. Türkiye’deki cafeleri ,herkesin gittiği mekanları beğenmeyen mecbur olmadıkça gitmeyen birisi olarak bu cafeye bayıldım diyebilirim 🙂


Avrupa şehirlerini gezerken ilk göze çarpan şehirlerin caddelerin muntazam oluşu.O kadar simetrik ki hayran kalıyorsunuz.Trafik çilesinin olmadığı,caddelerin ferah , yeşil alanların bol miktarda olduğu yaşanılası şehirler. Keşke bizim yaşadığımız yerlerde böyle olsa diye düşündüm. Bratislava’da küçük temiz bir başkent.
Yarım günlük Bratislava turundan aklımda kalanları yazmaya çalıştım.Yaz tatilindeki güzergahımda Bratislava yok,olmasa da olur 🙂 Macera bir sonraki post ile devam edecek .Sırada I LOVE BUDAPEŞTE 🙂
Harika yazmışsın canım benim bida gezmiş gibi oldummm ☺️❤️
Yine birlikte gezmek dileğiyle canım arkadaşım 😘
Elinize yüreğinize sağlık hocam çok güzel olmuş çok güzel yermis